ÖNLEMEK ÖDEMEKTEN DAHA UCUZ

ÖNLEMEK ÖDEMEKTEN DAHA UCUZ

24 Aralık 2020 Kapalı Yazar: guvenuzman

Türkiye’de İş Sağlığı ve İş Güvenliğini İş Güvenliği Uzmanı Ayşegül Vural’la konuştuk.

 

*İş Sağlığı ve İş  Güvenliğine giriş hikayenizi sizden dinleyebilir miyiz?

2007 yılından itibaren iş sağlığı ve iş güvenliği sektöründeyim. Sektörel anlamda İSO 18001 iş sağlığı ve güvenliği standardı üzerine çalıştım. 2012 yılından itibaren de sertifikalı iş güvenliği uzmanı olarak çalışmaya başladım. 2013 yılında yine  İSGDER İş Güvenliği Uzmanları Derneği’nin Antalya Temsilcisi olarak göreve atıldım ve hala aktif olarak çalışmalarımı sürdürüyorum. 2012 yılında eşimle birlikte Metay İş Sağlığı ve İş Güvenliği firmasını açtık. 2014 yılında da ortak sağlık güvenlik birimi olarak sektöre giriş yaptık. Ben aslında kimyagerim ancak mesleğimi hiç yapmadım ve direk iş güvenliği sektörüne atıldım. Sektörde inşaatlarla ilgili sıkıntı yaşamamak için yapı denetim bölümü okudum. Akabinde sektörel anlamda iş güvenliği gelirse diye İş Sağlığı ve Güvenliği bölümünü bitirdim. Daha sonra bu işin akademisyenlik boyutu olsun diye Marmara Üniversitesi’nde yüksek lisansı bitirdim. Sürekli sahada karşılaşıyoruz sıkıntılar olmasın diye elektrik bölümü okudum. Şimdi ise İstanbul Üniversitesi İş Güvenliği bölümünün lisansını okuyorum. Saha içerisinde sürekli kendimizi yenilemek zorundayız, yönetmeliklerimiz sürekli değişiyor. Aynı zamanda Uluslararası geçerliliğe sahip olan yangın eğitmenlik belgesine sahibim.  Adli bilirkişilik yapıyorum. İş kazalarında adli bir bulgu olduğu zaman tarafıma başvuruluyor. Aynı zamanda yangın çıkış tespit uzmanıyım.

 

ÖNLEMEK ÖDEMEKTEN DAHA UCUZ

 

*İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğine sektör sahipleri tarafından yeterince önem veriliyor mu?

 

2013 yılından bu yana sektörel anlamda iş verenleri bilgilendirmek için epey mücadele verdik. Bizde çalışma yapmadan önceden firma konusunda seçici davranıyoruz. İş güvenliğini almayacağını düşündüğümüz bir firmayı almamaya çalışıyoruz. Alması için ikna ediyoruz. Bir iş kazası olduğunda firmadan 300 ile 500 bin arası bir para çıkıyor. Eğer bu iş ölümlü bir vakaya gittiği zaman bu meblalar daha da artabiliyor. Önlemek ödemekten daha ucuzdur diye bir sloganımız var. İşverenler bunun eğer bilincine ulaşırlarsa büyük bir maliyet değil. Bakanlık bunun için teşvik ve destek de veriyor ancak çoğu firma bunun bilincinde değil. Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alıp 10 kişiden az  çalışanı varsa Bakanlık SGK priminden indirim sağlıyor. İşverenleri bilgilendirme kısmı hem kamu spotları hem de bizler tarafından sempozyumlarda yapılıyor. Başlarına bir kaza gelmediği sürece, ısrar etmiyorsa bir  işveren başına bir kaza geldiği zaman anlıyor. Cezai yaptırımlar işliyor, mahkeme süreci, bazen tutuklu yargılanma süreci olabiliyor. Çünkü 631 sayılı iş güvenliği kanunumuzda tamamiyle sorumlu olarak işvereni baz almış. Kanunumuzda da geçiyor yine uzman kuruluşlardan hizmet alması yasal sorumluluğu ortadan kaldırmıyor. Yani iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimi anlaştı ama bu firmalar görevlerini yerine getirmediler diyemiyor. Ben A firmasıyla çalıştım beni denetlemedi o zaman siz denetleyceksin diyor yönetmelik. Görevini doğru yapmıyorsa firmayı değiştireceksiniz ya da kişiyi uyaracaksınız. Aynı şekilde çalışan içinde geçerli. Çalışanınız ısrarla iş güvenliği üzerine bir hata yapıyor ve bu hata yaptığını görüyorsunuz. Uyardınız, hakkında iki kez iş güvenliğini tehlikeye sokacak bir harekette bulunuyorsa çalışan, işveren kıdem ve ihbar tazminatı ödemeden işine son verme hakkına sahip oluyor. Çünkü iş güvenliğini tehlikeye sokacak bir harekette bulunduğu için. Elinde evrakları olmasına rağmen o insanı çalıştırmaya devam ettiyse ve bu insanın başına bir kaza geldiyse denetleyceksin, önleyceksin, müdahale edeceksin. Bu sebeple aslında işverenler farkında olmadan ya da bilmeden çok büyük bir yükümlülük altındalar. Bu yükümlülüğü aslında iş güvenliği uzmanı ya da iş yeri hekiminin üzerinde zannediyorlar. Ama 633 sayılı iş güvenliği kanunumuz maalesef tek sorumluyu işveren olarak gösteriyor. Bu yüzden işverenlerin bilinçlenmesi gerekiyor.

 

*Peki önlemler yeterli mi? Doğru yaptırımlar uygulanıyor mu?

 

Saha içerisinde yaptırımsal anlamda sıkıntılı diyebileceğim yerler oluyor. Örneğin inşaat sektöründe istiyoruz ki iskelelerimiz standartlara uygun olsun. İçerisinden merdiven geçsin, tırmanma olmasın, korkuluk, dizlik olsun. İskelelerle ilgili kurulumdan sonra inşaat mühendisliğinden uygunluk raporu olsun. Saha içerisinde iskele kiralayan firmalar var. Kiralayan firmaları denetlemediğiniz sürece bu adam standartlara uymayan iskeleleri piyasaya sürüyor. Uygulanabilirlik maalesef olmuyor bazı durumlarda. Firmalar maliyetleri göz önünde bulundurduğu için çalışmalarında 1 lira daha ucuza mal ettikleri malzeme iş kazasında daha büyük bir maliyete sebep oluyor. Kanun çıktığından bu yana bir kişi şikayet etmiş. Burada düzenlemeler yapılırsa eğer biz ücretimizi işverenden alsak da fahri bir denetmen gibi Bakanlığa bağlı aynı zamanda ceza yazma yetkisi olsa ve kişilere karşı yaptırımımız daha ciddi pozisyonlarda olsa o zaman problem olmaz. İşverenden ücreti  almak ortak sağlık güvenlik birimlerinin esnek davranmasına sebep verdiği için uygulanabilirlikte de sıkıntı yaşanıyor. Bakanlığın müfettişleri denetmen olarak Türkiye genelinde sayı olarak yetersiz oluyor.

 

*En çok inşaat sektöründe iş kazalarını görüyoruz. İş kazalarında en fazla hangi sektörler ön plana çıkıyor?

 

Metal, maden ve inşaat sektörü iş kazalarının en başında geliyor. Türkiye Avrupa’da iş kazalarında birinci sırada Dünyada ise üçüncü sırada geliyor. Bu çok trajikomik bir durum. 2013 yılından bu yana kanun yürürlüğe girdi ancak bu değerler değişmedi. Antalya’da yine iş kazalarında ön sırada yer alıyor. Turizm sektöründe de azımsanamayacak kazalar meydana geliyor. Gerek servis kazaları gerekse otel içerisindeki kazalar, düşme ve yaralanmalar olabilen kazalar arasında karşımıza çıkıyor. Türkiye çapında baktığımızda her ay mutlaka Antalya’da iş kazaları 50-70 kişi arasında karşımıza çıkıyor. İş güvenliği kültürünü çalışanda oluşturamadığımız için bunlar daha da artıyor. Yurt dışında anasınıfından itibaren ders olarak verilmeye başlanıyor. Bizde henüz üniversiteye ders olarak girdi. Keşke bizimde müfredatımızda olabilse de çocuklarımıza ilkokul çağında eğitim olarak verebilsek. Bu bilinci, kültürü oluşturamadığımız içinde çalışana iş güvenliği ile ilgili uyarılarımız fayda etmiyor. Örneğin inşaatta baret takalım, emniyet kemeri kullanalım dediğimizde bunlarla çalışamadıklarını söyleyerek bahaneler devreye giriyor. Bu da iş kazalarında sıkıntı yaratıyor.

 

*Metay İş Sağlığı ve İş Güvenliği olarak ne gibi hizmetler veriyorsunuz?

 

Biz öncelikle firmalara iş güvenliği uzmanı hizmeti sunuyoruz. İş yeri hekimi ve diğer sağlık personeli halk dilinde iş yeri hemşiresi  hizmeti veriyoruz. Firmalarımıza iş yeri güvenliği ile ilgili risk değerlendirmelerini yapıyoruz. Acil eylem planlarını hazırlayıp, tatbikatlarını yapıyoruz. Yangın eğitimleri ve yangın söndürme tatbikatlarını yapıyoruz. İşvereni ve  çalışanı, işgüvenliği eğitimi vererek bilgilendirmeler yapıyoruz. Sadece çalışanı bilgilendirmemiz yetmiyor, işverenlere de bilgilendirme yapıyoruz. Sahada önlem alınırsa çalışanda iş güvenliğinde anlatılan talimat ve prosedürlere uyarak çalışır. Böylece iş kazası yaşanmadan bir iş süreç devam etmiş olur. Düzenli aralıklarla bu eğitimlerimizi veriyoruz. Her gittiğimizde saha denetimini yapıyoruz. Saha denetimi sonrası da saha raporu sunuyoruz. Biz aynı zamanda bir whatsapp grubu kuruyoruz. Firmalarımıza saha içerisinde gördüğümüz uygunsuzlukları anında bildiriyoruz. Aynı zamanda mail ortamında da bilgilendirme yapıyoruz. Bir de bizim kara kutu diye tabir ettiğimiz Bakanlık ya da noter tarafından onaylı evraklarımıza yazıyoruz, kendi nüshalarımızı alıyoruz. İş yerini de bilgilendirdiğimize dair imzaları alıp, bildirimleri yapıyoruz ve saha içerisinden sorunsuz ayrılıyoruz.

 

*İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası yaklaşıyor ve her yıl çeşitli organizasyonlar düzenleniyor. Bu yıl Antalya’da nasıl bir etkinlik gerçekleştirilecek?

 

2013 yılından bu yana 4-10 Mayıs tarihlerinde şehir içi ya da şehir dışı sempozyum, kongre, çalıştaylar düzenleniyor. Bu eğitimlerde güzel bilgilendirmeler alıyoruz. Fuarlarda iş güvenliği ile ilgili kişisel proje ve ekipmanlarla tanışıyoruz. Çünkü biz işverenlere bunları bilgilendirmekle yükümlüyüz. Mesela doğrama işi yapan çalışanlarda çelik eldiven zorunluluğu var. Personele bunu taktıramıyoruz. Ağırlık yaptığını kullanamadığını söylüyor. Geçenlerde katılmış olduğumuz bir fuarda bildiğimiz yumuşak bir eldiven tanıtımını gördük. Bıçak eline değdiği anda kesme yapmıyor. Bu tarz teknolojiye uygun olan yeni ürünlerle tanışma imkanımız oluyor. Bu sene Bakanlık tarafından hemen her senen düzenlenen İş Sağlığı ve Güvenliği haftası 2-4 Mayıs tarihlerinde Antalya Kültür Merkezinde olacak. Bizlerde orada olacağız. Antalya’da turizm ve tarım sektörü ağırlıklı olduğu için iş sağlığı ve iş güvenliği konuları değerlendirilecek. Yine sektörel anlamda sorunlar değerlendirilerek eğitimler yapılmış olacak. Bizlerde dernek olarak katılımcı olan uzman ve hekim arkadaşlarımıza neler yaptığımı paylaşacağız.

 

İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI AYŞEGÜL  VURAL