İLK PARFÜM

İLK PARFÜM

6 Temmuz 2020 Kapalı Yazar: guvenuzman

İlk parfümün nerede ve ne zaman ortaya çıktığını kesin olarak saptamak çok da mümkün değil. Bilinen o ki, parfüm tarihte bizim bildiğimiz haline gelmeden önce form olarak birçok değişiklik geçirmiş.

 

İnsanoğlunun tarihi ateşle başlar derler, aynı durum parfüm için de geçerli. Ateş yakmayı keşfeden insanoğlu yanan ağaçların ve reçinelerin kokusunu Tanrı’ya ithaf eder.

 

Gücünü ve yetkilerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalan Kleopatra, hükümdarlığını geri kazanmak amacı ile Roma İmparatoru Jül Sezar’ı işbirliğine çağırmış, ünlü imparatoru ikna etmek için güzelliği ile birlikte çok miktarda parfüm kullanmıştır.

 

Aslına bakarsanız, parfümün tarihini insanlığın tarihinin uzanabildiği en eski noktaya kadar taşımak mümkün. Ve aslında ilk parfümün nerede ve ne zaman ortaya çıktığını kesin olarak saptamak çok da mümkün değil. Bilinen o ki, parfüm tarihte bizim bildiğimiz haline gelmeden önce form olarak birçok değişiklik geçirmiş. Ama asıl değişiklik parfümün işlevi, kullanım ve üretim amacında karşımızda çıkıyor.

 

Antik Çağın Kimyagerleri

İnsanoğlunun tarihi ateşle başlar derler, aynı durum parfüm için de geçerli. Ateş yakmayı keşfeden insanoğlu yanan ağaçların ve reçinelerin kokusunu Tanrı’ya ithaf eder. Tanrı ile iletişim kurmak, adak adamak veya ona jest yapmak amacıyla kullanılan ve daha çok tütsü olarak nitelendirilebilecek ilk kokular her ne kadar günümüz lüks tüketim ürünü olan parfümlerimize hiç benzemese de, bugün parfüm dediğimiz her şeye adını vermiştir. Latince ‘Duman’ veye ‘Dumandan’ anlamına gelen Per fumus kelimesi bugünün milyon dolarlık bir parfüm sanayine adını vermiştir.

 

Her ne kadar ilk parfümün nerede ne zaman ortaya çıktığını tespit edemesek de, kayıtlı tarihte bilinen en eski parfüme Mezoptamya’da, bundan 4000 yıl kadar öncesinde yani M.Ö. 2000’lü yıllarda rastlıyoruz. Tarihteki ilk parfümler bugünkü gibi kozmetik amaçlarla değil, daha çok dini ritüller için kullanılıyordu.

 

Kleopatra’dan Kadınlara Ders Olacak Hareket

Tarihteki en güzel kadınlardan biri olarak anılan Kleopatra’nın hüküm sürdüğü M.Ö. 1. Yüzyılda, koku ve esans kullanımı Mısır’da doruğa ulaşmıştı.Gücünü ve yetkilerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalan Kleopatra, hükümdarlığını geri kazanmak amacı ile Roma İmparatoru Jül Sezar’ı işbirliğine çağırmış, ünlü imparatoru ikna etmek için güzelliği ile birlikte çok miktarda parfüm kullanmıştır.Jül Sezar’ın öldürülmesinin ardından Mısır’a geri dönüp kraliçe olan Kleopatra’yı ona fazlasıyla aşık Romalı devlet adamı Mark Anthony parfüm kokulu bir sandalda karşılaşmıştır.Kleopatra’nın şehre girişi onunla birlikte gelen yoğun bir koku bulutu sayesinde herkes tarafından öğrenilmiş oldu.

 

Parfümün Batı dünyasında ortaya çıkısı M.Ö. Yedinci Yüzyıl’a denk gelir. Her ne kadar parfümün ortaya çıkışı diye başlasak da burada kullanılması gereken doğru tabir ‘parfümün Batı’ya ulaşması’ dır. Çünkü parfüm Batı dünyasına Mısır kültüründen aktatılmıştır.

 

Roma İmparatorluğu’nun erken dönemlerinde parfüm kullanımı oldukça popüler idi.Parfümü daha çok dini törenler ve cenazeler için kullanan Romalılar yeni kokular üretmekte de olduk.a becerikliydiler. Fakat Hıristiyanlığın başta Roma İmparatorluğu olmak üzere tüm Batı dünyasında yükselmesi ile birlikte, Batı’nın parfümle dansı uzun bir sure kesintiye uğradı….

 

Doğu’nun Baharatı, Uçan Halısı ve Bir De Parfümü

 

Tarihin bir dönemi vardır ki, her şeyin güzeli ve özeli Doğu’dan gelirdi. Avrupa ülkeleri Ortaçağ karanlığının derin uykusundayken; Doğu’daki binbir  gece masallarından çıkma saraylarda yaşayan sultanların, hanımların bastığı dokuma halıların, giyindiği ipek kumaşların, kullandıkları çeşit çeşit baharatların, yedikleri yemişlerin rüyalarını görüyorlardı. Batılılar, Doğu’da yaşayanların halıları uçuyor deseler, kumaşlar altın iplikten dokundu deseler inanabilecek kadar Doğu’nun zenginliklerini özlüyorlardı. Parfümler ve esanslar konusunda da Doğulu ülkeler geniş bir zenginlik içindeydi.Gül suyu, Miski Amber gibi kokular Doğu’da her sınıftan insan tarafından gündelik hayatta kullanıldığı gibi, İpek Yolu ve Baharat Yolu gibi ticaret yolları üzerinden yapılan ticaretler ile, savaşlar veya gezginler yoluyla Batı’da yaşayanlara da ulaşıyordu.

 

Parfüme Araplar’ın Katkısı

 

Araplar’ın parfüm dünyasına katkısı sadece teknik düzeyinde olmamıştır.Parfüm yapımında birçok yeni malzeme kullanmış, parfümlerin koku olarak zenginleşmesine öncülük etmiştir.Gerek Arap gerek Fars toplumlarının yaşamakta olduğu coğrafyalar parfüm malzemesi olarak kullanılabilecek baharat, bitki, çiçek ve meyveler açısından son derece avantajlıydı.

 

Parfüm alanına büyük katkı yapmış olan diğer bir Müslüman bilim adamı İbni Sina’dır.İbni Sina, bugün halen kullanılmakta olan damıtma tekniğini başlatan insan olmuştur. Gül yapraklarını damıtarak elde ettiği parfüm her ne kadar kimya ve parfüm dünyasına büyük hizmet etmiş olsa da, İbni Sina’nın asıl amacı çiçeğin özüne ulaşarak Tanrı’ya ulaşmak idi. Hafif ve ferahlatıcı bir parfüm olan gül suyu kısa sürede yaygınlaşmıştır.İbni Sina aynı yöntemi diğer çiçeklere de uygulamıştır.

 

 

Macar Suyu ve Modern Parfümün Başlangıcı

 

Modern parfümün başlangıcını, modern diğer her şeyin başlangıcı gibi, Avrupa’da buluyoruz ve buna hiç şaşırmıyoruz. Parfümün tarihçesinin hala Fransa’ya ulaşmadığı bir tarihte, 1370 Macarlar’ın Kraliçe Elizabeth’inin kullanımı için Macaristan topraklarında üretilen parfüm, dünyadaki ilk modern parfüm olarak kabul edilmektedir. Alkolden oluşan bir solüsyon içerisinde esansların çözülmesini sağlayarak üretilen bu parfüm Macar’lar ile öylesine özdeşleşmişti ki bütün Avrupa onu ‘Macar Suyu’ olarak isimlendirmekteydi.

Efsane odur ki, 70 yaşında ve sağlığı günden güne kötüye giden Macar Kraliçesi’ne bir keşiş bu parfümü vermiş ve Kraliçe parfümü sürmeye başladığı andan itibaren iyileşmeye başlamıştır. Sonunda Kraliçe sağlığına öyle kavuşmuş, öyle gençleşmiştir ki Polonya’nın Kralı kendisine aşık olmuş ve evlenme teklif etmiştir.

Ve Nihayet Fransa…

 

  1. Yüzyıla kadar parfüm yapımı konusunda Avrupa’da İtalya başı çekerken, İtalya’nın sanatı ve sanatçıları himaye etmekle ünlü olan ve  Rönesans’ın da en önemli sanat eserlerinin üretilmesi için maddi destek sağlamış olan Medici Ailesi’nin parfömörü Rene le Florentin’in Fransa’ya gitmesinin de etkisiyle 17. Yüzyıldan itibaren Fransa parfüm dünyasının başkenti haline gelmiştir.

 

Fransa tarihini biraz incelemiş olanlar bilirler ki, o tarihlerde Fransa kötü bir koku bulutunun altında yaşıyor gibidir adeta… Gerek şehirlerde kanalizasyon sisteminin olmaması, gerek Avrupalılar’ın o dönemlerde yıkanmayı sevmiyor olmaları nedeniye Fransa’nın büyük şehirlerinde bastırılması gereken bir koku yoğunluğu mevcut idi. Yolu Fransa’ya düşmüş olanlar bilirler, Versay Sarayı’nı gezdiren rehberler koca sarayda hiç tuvalet olmadığını, saray halkının tuvalet ihtiyacını perdelerin arkasında giderdikten sonra bir kumaş parçasına sararak sarayın bahçesine attığını anlatırlar. Hatta derler ki, topuklu ayakkabı da bu kumaş parçalarına basmadan bahçede gezinebilmek için icat edilmiştir.

 

 

 

Parfüm Dünyasının İlkleri:

– İlk Parfümör: Dünyada bilinen ilk parfümör Mezopotamya’da yaşayan Tapputi’dir.Yazılı tabletlerde çeşitli kokular ürettiğinden bahsedilen Tapputi M.Ö. 2000’li yılllarda yaşamıştır ve kadındır.

 

– İlk Parfümevi: En eski parfüm yapım tesisi Kıbrıs’ta bulunmuştur. Bronz çağ döneminde, M.Ö. 2000’li yıllarda faaliyet gösterdiği tespit edilen bu tesis, tanrılara adamak üzere kutsal bir parfümü üretmek üzere kurulmuştu ve toplam 4000 metrakarelik bir alanı kaplayan oldukça geniş bir işletmeydi. Sadece din adamlarının sürmesine izin verilen bu kutsal parfüm tarçın, mür apacı ve şeker kamışı karışımından yapılmaktaydı.

 

– İlk Modern Parfüm: 1370 Macarlar’ın Kraliçe Elizabeth’inin kullanımı için Macaristan topraklarında üretilen parfüm, dünyadaki ilk modern parfüm olarak kabul edilmektedir. Alkolden oluşan bir solüsyon içerisinde esansların çözülmesini sağlayarak üretilen bu parfüm Macar’lar ile öylesine özdeşleşmişti ki bütün Avrupa onu ‘Macar Suyu’ olarak isimlendirmekteydi.