Türkiye’de  Çocuk İstismarı

Türkiye’de Çocuk İstismarı

15 Mayıs 2020 Kapalı Yazar: guvenuzman

Çocuk haberleri her defasında kamuoyunda infial yaratsa da; cinsel istismar, kaçırılma ve cinayet haberlerinin ardı arkası kesilmiyor. Peki neden yapılması gerekenler yapılmıyor? Sorumlular kim? Çocuk istismarlarının Türkiye’ye özgü toplumsal nedenleri neler? Etkin bir mücadele için nereden başlamalı, hangi adımlar atılmalı?

 

Bir doktora öğrencisinin yaptığı araştırma, son 10 yılda Türkiye’de çocuklara cinsel istismar vakasının yaklaşık yedi kat arttığını ortaya koydu. Araştırmaya göre Türkiye’de cinsel istismarla ilgili dava sayısı 2 bin 337’den 14 bin 394’e yükselirken, mahkum sayısı da 1607’den 13 bin 396’ya yükseldi. Bu da suçun yaklaşık yedi kat artığını gösteriyor.

 

İstismarcıların yaş ortalaması 40 ila 70. İstismara uğrayan çocuklar ise 10 yaşından küçük.

Dört aylık bir çalışma sonucunda elde edilen veriler, eylemin gerçekleştiği süreç ve ortam, istismar suçlularının niteliği ve çocukla olan ilişkisi ile ele alındı. Veriler Adalet Bakanlığı verilerinden derlendi.

 

‘İstismar tanıdıklar tarafından gerçekleştiriliyor’

 

İstismar vakalarının genelde evde ve ortak kullanım alanlarında gerçekleştiğini belirtiliyor. “Çoğunlukla istismarcı cezasını çekip hapisten çıktıktan sonra istismar eylemini tekrarlıyor. Babası suçlu veya hapiste olan kişilerin istismara daha meyilli oluyor. İstismarcıların düzenli bir evlilik ve aile hayatı var. Kendilerini kamufle etmeyi iyi biliyorlar.”

 

Cinsel istismar vakalarında Türkiye’nin dünyada üçüncü sırada yer aldığını gösteren araştırmada  “İstismar genel olarak bilindik yerlerde ve tanıdıklar tarafından gerçekleştiriliyor. Garip bir şekilde ülkemizde istismar eylemlerinde en çok öğretmen ve imamlar fail olduğu dikkat çekiyor. Bu iki meslek grubu toplumda milli ve manevi açıdan toplumun en kutsal meslekleri olarak karşımıza çıkıyor.”

 

Ağrı’da Leyla’ya, Ankara’da Eylül’e, Kars’ta Sedanur’a ve henüz ismini duymadığımız binlercesine  ağlayan Türkiye’deki çocuk istismarının her geçen gün artması içimiz parçalıyor. Yapılan araştırmalar dünyada her 5 çocuktan 2’sinin fiziksel, duygusal ya da cinsel istismara uğradığını veya ihmal edildiğinin altını çiziyor. Sosyal devlet ilkesinin hâkim kılınması, kamu görevlilerinin etkin mücadelesi ve görev bilincinin geliştirilmesi, toplumsal duyarlılığın artırılması ve toplumsal birliktelikle mücadele sağlandığı takdirde, bu sorunla mücadelede başarılı olunabilir. Geleceğimiz olan çocuklarımızın en güzel yaşlarında uğradıkları acımasız durumlarun üstü örtülüp, kapatılmaya çalıştıkça bu vakaların arttığını görmekteyiz.Yaşanan bu trajik vakalar hem çocuklar hem de aileler için hiç de kolay bir durum değil. Bu süreçte en önemli şey mücadeleyi bırakmamak.  Duyarlı ebeveynler, duyarlı bir toplum ve en önemlisi bu acımasızlığı yapan suçlulara karşı ciddi cezalar büyük önem taşıyor. Mücadeleci bir toplumun başaramayacağı hiçbir şey yoktur. Çocuklar bizim geleceğimiz, onlara hep birlikte sahip çıkmak yine  bizlere düşüyor.