MEME KANSERİNDE ERKEN TANI HAYAT KURTARIR

MEME KANSERİNDE ERKEN TANI HAYAT KURTARIR

30 Nisan 2020 Kapalı Yazar: guvenuzman
OP.DR. MEHMET UFUK ŞENKÖYLÜ-GENEL CERRAHİ UZMANI
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Mezunu olan Operatör Doktor Mehmet Ufuk Şenköylü,
Endoskopi, Laparoskopi, Tümör Cerrahisi ve Meme Hastalıkları alanlarında hastalarına şifa oluyor.
Harems Life Dergimizin sorularını yanıtlayan Dr. Mehmet Ufuk Şenköylü, günümüzde kadınları
yakından ilgilendiren meme kanseri üzerine merak ettiğimiz soruları yanıtlayarak, önemli
tavsiyelerde bulundu. 
*Meme kanserinden erken teşhisin önemine değinir misiniz?
2000’li yıllara kadar Türkiye’de meme kanseri vakalarının %75’i ileri vakalar, gecikmiş vakalar olarak
gelirdi. Tarama programları, farkındalık yaratılan programlar sayesinde oran tersine döndü. Şuanda
%75 vaka erken tanıyla geliyor. Tarama burada birinci adım. Taramada üç kademe var. İlk aşama
kadının kendisiyle ilgili. 40 yaşını geçmiş kadınların mutlaka kendilerini ayda bir kez muayene etmesi gerekiyor. Bu muayeneyi
yaparken hep ayna karşısında önce gözle bakarak, sonra elle muayene ederek ardından yatar
pozisyonda elle muayene etmeliler. Kadına düşen görev bu. İkinci aşamada ise taramanın devlet ayağı
var. Kanser tarama merkezleri bu da şöyle yapılıyor. 40-70 yaş arası kadınlar takip ediliyor. 40-50 yaş
arası yılda bir kez mamografi yapılıyor. 50 yaşından sonra ise iki yılda bire çıkıyor. Cerrahlara düşen
bölümse şu. Kadınların mutlak suretle yılda bir kez cerraha görünmesi gerekli.
*Kadınlar kendilerini muayene ederken nelere dikkat etmeli?
Kadınlar kendilerini muayene ederken neye bakacaklar onu da bilmek lazım. Ayna karşısında
kendilerine bakarken memenin duruşu, meme başı üzerinde kabuklanma, renk değişikliği, elle
muayene de şişlik ya da kitle gelmesi bunlar uyarıcı durumlar. Biz cerrahlar vaka bize geldiğinde önce
fizik muayeneleri ile başlıyoruz. Sonra mutlaka ultrason, mamografi ile değerlendiriyoruz.
*Meme Kanseri’nde en önemli unsur nedir?
Meme kanserlerinde şöyle bir özellik var. Kitlenin 1 cm’lik çapa ulaşması 5 yıl sürüyor. Biz
muayene’de 1 cm’yi fark edebilmemiz için 1 cm’yi geçmiş olması lazım. Dolayısıyla bizim mamografi
ve ultrasonla yaptığımız şey o kitle ele gelmeden durumu önlemek. Bu da çok değerli. Kitle derken bir
safhada yakalamış oluyorsunuz vakayı. Diğer taraftan ek bir takım yöntemler var. Küçük ve sıkı
memelerde, yoğun olduğu için hem mamografi duyarlılığı azalıyor hem de ultrason sıkıntılı oluyor.
Meme emar’ı da oldukça değerli bilgiler veriyor. Bunun dışında takip olayında risk grubu
içerisindekileri de takibe almak lazım.Meme kanseri oldukça büyük bir sorun. Kadınlarda en sık görülen kanser türü ve kadın
ölümlerindeki birinci sıradaki nedeni. Ağırlıklı olarak 50 yaş üzeri kadınlarda ortaya çıkıyor. Her 100
meme kanserinin 1 tanesi erkek.
*Peki kimler risk grubuna giriyor?
Kimler risk grubu içerisinde ailesinden BRCA 1 ve 2 genleri pozitif olanlar, burada anne-kız kardeş
tarzında birinci derece yakınlarla ilişkili. Yaşam boyu kanser riski %25-30’un üzerinde olanlar. Biz bu
grupları da ekstradan tarama programı arasına alıyoruz. Bunlarda neyi saymış oluyoruz, varsayalım ki
bir hastamızda BRCA 1 ve 2 genleri pozitif. Bu şu anlama gelir; çok büyük bir olasılıkla %70’e varan bir
oranla meme kanserine yakalanır. Bu durumda biz erkenden her iki memeyi de alıp onu bu riskten

kurtarmış oluyoruz. Buna aktüaliteden bir örnek verecek olursak Angelina Jolie’nin de bilindiği üzere
yüksek riskte BRCA 1 ve 2 genleri pozitif çıktı ve henüz kanser gelişmeden memeler boşaltıldı.
*Meme Kanserindeki risk faktörleri nelerdir?
Meme kanserinde bir takım risk faktörleri var. Bunlar üreme ile ilgili olanlar ve yaşamak için ilgili
olanlar. Üreme ile ilgili olanlarda kadınlarda daha sık rastlanıyor olması bir faktör. Yaş ilerledikçe risk
artıyor, küçük yaşta adet görüldüğünde yine risk yüksek oluyor. İlk doğum yaşı önemli, hiç doğum
yapmamış kadınlarda yine risk yükseliyor. Bunun dışında geç yaşlarda doğum yapanlarda da risk
yüksek. Emzirme önemli, çok emziren kadınlarda risk azalıyor, uzun süreli emzirme riski azaltan
faktörlerden. Menopoz yaşı önemli. Menopoza girenlerde görülme riski yine artıyor. İlk salgı
hormonları, özellikle seks hormonlarıdaki artış riski artıran bir faktör. Ayrıca doğum kontrol
uygulamaları da risk faktörleri arasında. Doğum kontrol hapı kullananlarda da risk bir miktar yüksek.
Bunların dışında iyi huylu da olsa meme hastalığı olanlarda risk yüksek. Yine önemli olan nokta ailede
meme kanseri olan olması. Yaşama biçiminde olan faktörleri sıralarsak vücut ağırlığı olabilir, kilolu kadınlarda kilo arttıkça yine
risk artmakta. Fiziksel aktivite önemli, spor yapmak aslında riski düşürüyor. Diğer taraftan kadınlar
için çok önemli vardiyalı çalışmak özellikle gece vardiyasında çalışanlar ya da geceleri az uyuyan
kadınlarda da risk artıyor. Boy yine bir faktör, boy arttıkça risk artıyor. Özellikle 10-30 yaşlar arasında
göğüs bölgesinde radyasyona maruz kalmak da çok önemli. Küçük bir nokta düşük dozda aspirin
kullanmak meme kanseri riskini azaltıyor.
Meme Kanserinde erken tanı hayat kurtarıyor
Meme kanserinde erken tanı hayat kurtarır. Bizim temel prensibimiz öncelikli olarak erken tanıdır.
Bunda ancak kadınların farkındalığının artırılması ile olabilir. Bu gerek basın aracılığı, gazete, dergi
televizyonlarda yer verilmesi çok önemli sizlerin aracılığıyla kadınlara kolay ulaşabilmemiz bizim için
çok değerli. Sizlerin yayınları ile kadınlar sağlık kurumlarına daha erken başvurmuş olarak tedavi daha
erken uygulanmış olacak ve kadınlar için daha az travmatik olacak.
*Toplum baskısında kadınlardan dolayı yaşanan bir takım sıkıntılar bilinen bir gerçek. Bu konuda siz
ne gibi durumlarla karşılaşıyorsunuz?
İşin gerçeği bizim en büyük sorunumuz mahalli doktorlar. Hasta bize geliyor biz tanıyı koyuyoruz önce
biyopsiyi öneriyoruz, hasta ben bir danışayım geleyim diyor. Mahalli doktorlarımıza danışıyor ve
sonuç şu çıkıyor kansere bıçak değerse yayılır ve hasta kaçıyor. Basit bir meme koruyucu, cerrahi
müdahalede memenin tamamını almadan erken teşhisle süreci başlatıyoruz. Sadece kanserin olduğu
küçük bir kısmı alıyoruz. Hastamız kaçtığı için bu şansı kaybediyor, hem memenin tamamı alınıyor,
hem çok ilerlemiş oluyor hem de hayat süresi kısalmış oluyor. Meme kanserinde erken tedavi
ettiğimiz hastalarımızda 20 yılın üzerinde konforlu bir yaşam sağlayabiliyoruz.
*Meme kanserindeki tedavi evreleri nelerdir?
Meme kanserinde ilk 2 evre erken evre. Cerrahinin kullanıldığı evre. Biz burada iki türlü cerrahi
uyguluyoruz. Meme kanseri tedavisinde altın standart, meme koruyucu cerrahi. Yani meme’nin
tamamını almadan kanserin olduğu bölümü almak. Koltuk altında eğer lenf bezi varsa onları alıp
evreleme yapmak. Tabi erken tanıda teşhis edilen hastalar radyoterapi ile tedavi ediliyor. Hastanın
evresi ilerleyince cerrahi seçeneği ikinci basamağa bırakıyoruz. Hastayı önce onkologa gönderiyoruz.
Onkolog birkaç kür kemoterapi uyguluyor, tümör baskılanıyor, çapı küçülüyor. Bize geliyor meme
koruyucu yapabiliyorsak meme koruyucu, yapamıyorsak memenin tamamını alınması tedavisi
uyguluyoruz. Bu arada kemoterapi ve radyoterapi basamakları devam ediyor. Meme kanserlerinde

hormon resektörleri olayı da önemli. Hormon resektörü pozitif olanlar daha iyi seyirli kanser türleri.
Biz onlarda resektör baskılayıcı ilaçlar vererek 5 yıl süreyle bunu sağlıyoruz. Radyoterapi ve
kemoterapi süreçleri daha azalmış oluyor.
*Tedavisi tamamlanmış hastalar yaşamlarında nelere dikkat etmelidir?
Öncelikle düzenli beslenecek, bol miktarda fresh meyveler tüketecek, spor yapacak, kendini aşırı
yorucu aktivitelerden uzak duracak. Mümkün olduğunca alkol ve sigara’dan uzaklaşacak. Bunlar
tamamen kendisiyle ilgili olanlar, onkolog tarafından takip edilecek. Bu takipler de ilk iki yıl 3 ayda bir
yapılıyor, ondan sonra 5 yıla kadar 6 ayda bir yapılıyor. Daha sonra yılda bire düşüyor. 10 yıldan sonra
çoğu vakada takipte bulunulmuyor.
*Genetiği bozulmuş besinlerin kanser oranını arttırdığı uzmanlar tarafından sıkça dile getiriliyor. Bu
konuda siz neler düşünüyorsunuz?
İnsanoğlu yeryüzünde bulunduğu 200 bin yıl içerisinde aslında tükettiği besinlere göre evrimleşti. Yani
biz varolan besinlere adapte olabildiğimiz için evrimleştik. Şimdi biz bu besinlerin tamamının
genetiğini değiştirdik. Organizmamızdaki enzimler, metabolik yol bunlara alışık değil. Bunun
sonucunda hem metabolik hastalıklar artıyor hem de kanser vakaları artıyor. Son dönemde ülkemizde
kanser vakalarındaki artış oldukça yüksek. Bunda GDO’lu besinlerin rolü büyüktür. Benim tavsiyem
kadınların kendilerine değer vermeleri, kendilerini ciddiye almaları, kendi sağlıklarını korumak için ne
gerekiyorsa yapmaları, yaşam tarzını buna göre düzenlemeleri, yaşları geldiğinde düzenli kontrollere
ve tarama programlarına riayet etmeleri ve mutlaka 40 yaşından sonra en azından yılda bir kez bize
başvurmalarını öneriyorum.