İSKENDER DOĞAN

İSKENDER DOĞAN

14 Ağustos 2020 Kapalı Yazar: guvenuzman

“Kan ve Gül” Şarkısıyla yıllardır başarılı sahne çalışmalarıyla müzik yolculuğunu sürdüren İskender Doğan ile sanat kariyeri üzerine keyifli bir söyleşi yaptık.

 

İnsanın içinde yüce varlık Allah var. Sanatçının yapabildiği şey kendinden geçtiği zaman o yüce varlıkla bilmeden temas kuruyor ve oradan bir hazine çıkıyor. Bu hazinenin altına da yazıyorsun kendi adını. O  hazine kendini ortaya çıkardığı an bütün kalpleri feth edebiliyor. Kan ve Gül böyle bir beste.Böylesine özelliği ve tılsımı olduğu için Kan ve Gül’ü çok kişi istemesine rağmen oku bakayım dedim beğenmedim. Çünkü halka geçmiş bir eser. Bir gün genç bir delikanlı beni telefonla aradı. İskender abi ben Kıraç dedi. Bu şarkıyı yıllardır söylüyorum konserlerimde, programlarımda şarkıyı okuduğunu dinledikten sonra şarkı senindir dedim.

 

Önemli olan su yerini bulsun istedim. Kıraç’a sadece kendi tarzında rock tarzında okumasını istedim. Genç neslin tanıması açısından ses getirdi ve 25 yılın en iyi bestesi seçildi. Benim yapmadığım 300 bestem var. Zor besteler, evladım gibi kıyamıyorum o yüzden taşıyabilecek birileri olsun diye dua ediyorum.  Ülkemizin anlayışını biliyorum yeni olanları acayip destekliyorlar, senelerini vermiş olan insanların hedeflerinin dışında olduğu için o tarafa hiç bakmıyorlar. Bu çok yanlış. Biz bu müziği onlara ikram etmek için bütün dünyayı dinledik. Onlar bişey dinlemiyorlar, bizim şarkılarımızda mana var derinlik var, şairlik var. Kuran’ımız bile şiir tarzında yazılmış. Mevlana’nın bütün  mesnevileri şiir tarzında. Şiir’in öznesi yoktur okuyan onun öznesi olur.O şiiri okuyan kişi çok iyi okuyorsa o şiiri anladığı içindir. Kendi hayatından geçen bir olayı şair en küçük detayına kadar aktarmıştır, bilmediği duygularını da açığa çıkarmıştır.

 

Biz dünyadaki bütün kitapları daha 20’li yaşlarımızda okumaya çalışıyorduk.Öyle bir kültür vardı ki insanın kendini var etmesinin şart olduğu öğretilmişti.Yabi Allah vergisiyle dünyaya gelip öyle yaşanmaz.Dünyanın 5000 yıllık yazılı insanlık tarihinin bize vermiş olduğu çok önemli bilgiler var. Yani her ortamda denenmiş, üstelik haklı çıkmış ve doğru olarak litaratüre geçmiş, bunların hiç birini bilmeden dünyaya 2000 yılında geldim diye çağdaş diyemezsin. Bunları kuşanacaksın ve 2000 yılının karanlıklarını ancak öyle çözebilirsin. Biz eskiden müzik dinlerdik, şimdi seyrediyorlar.Seyredilsin diye kızlarımızı soyuyorlar, erkeklerimizi tuhaf tuhaf vücutlarını sergiliyorlar. Bunlar iş değil, bu sanat değil.

 

Sanat çırılçıplaktır, somuttur, görsel değildir. Ortaya koyarsın dinlediğin zaman seni çarpar

 

Teknolojinin insanlara verdiği bir felsefe var. Bizim kültürümüz onlarda olmadığı için tutunamıyorlar. Suçlamıyorum ancak bu bir eğitim eksikliğidir. Ben 45 yıllık bir öğretmenim.Bunlar insanlara öğretilebilir. Benim gençlere tavsiyem kitap okusunlar, araştırsınlar. Kim olduklarını araştırsınlar, dünyaya niçin geldiklerini araştırsınlar. Başkası değil, kendileri olacaklar. Bir insan özgür olmak istiyorsa kendi olmalı. Yaratılan herşey’e saygılı olunmalı.